AŞIK PAŞA TURBESİ
Aşık paşa Anadolunun Türkleşmesi ve İslamlaşması tarihinde çok önemli görevler üstlenmiş bir ailenin çocuğu olarak 1272 yılında önceleri Kırşehir’eşimdi ise nevşehir’e bağlı olan Gülşehir de Dünya’ya olmaktadır.
Türk diline ayrı bir önem veren, eserlerini severek isteyerek özellikle Türkçe yazan Aşık Paşa’nın Türk Dili ve Edebiyatında a yrı bir yeri vardır.
Garib-name’yi, inanç ve düşüncelerini geniş halk kitlelerine yayabilmek amacıyla, özellikle Türkçe yazdığına anlatan Aşık Paşa aynı zamanda Türk diline ilgisizliktan rahatsız birisidir.
Aşık paşa türbesi, Ankara-Kayseri yolu üzerinde ki tepede, Aşık Paşa Mahallesinde ki büyük mezarlığın içerisinde yer almaktadır. Yapı tek katlı, iki bölümlü olarak inşa edilmiştir. Giriş kapısı dikdörtgen planlı, Aşık Paşa’nın sandukasının bulunduğu bölüm ise kare planlı ve kubbelidir. Türbenin taç kapısı, Anadolu Selçuklu süsleme sanatının yegane örneklerinden birisidir.
Aşık paşa türbesi, Ankara-Kayseri yolu üzerinde ki tepede, Aşık Paşa Mahallesinde ki büyük mezarlığın içerisinde yer almaktadır. Yapı tek katlı, iki bölümlü olarak inşa edilmiştir. Giriş kapısı dikdörtgen planlı, Aşık Paşa’nın sandukasının bulunduğu bölüm ise kare planlı ve kubbelidir. Türbenin taç kapısı, Anadolu Selçuklu süsleme sanatının yegane örneklerinden birisidir.
10 dilimli istiridye kabuğu biçimindeki kavsarası ve etrafını çevreleyen örgü süslemeler, taç kapı üzerindeki en dikkat çeken unsurlardır. Yapının kubbesinin Kırgız çadırını andırmasından dolayı, mimarının horasan erenleri ile gelmiş bir Türk olduğu düşünülmektedir. Yapının üç satırlık kitabesinde Aşık Paşa’nın, Şeyh Paşa Muhlis’in oğlu olduğu, doğduğu yıl ve öldüğü yıl ile gün belirtilmiştir.
Türbenin dışındaki bahçede Aşık Paşa’nın annesi ve oğlunun mezarı bulunmaktadır.